4 sene ago · · 0 comments

Hayatın Zorluklarına Karşı Dayanıklı Olmanın Yolları

Her insan hayatının belli dönemlerinde zorluklar yaşar; işten çıkarılma,hastalıklar, ekonomik sorunlar, ilişkilerin bitmesi, sevilen kişilerin yitirilmesi gibi  durumlar aslında hayatlarımızın birer parçası haline gelmiştir. 

Fakat her insan bu tip zorluklarla aynı şekilde mücadele edemez. Bazısı hayatına kaldığı yerden devam edip hayata sıkı sıkı tutunabilirken bazısı da yaşadıklarının etkisini uzun süre üstünden atamayabilir.

Fakat her insan bu tip zorluklarla aynı şekilde mücadele edemez. Bazısı hayatına kaldığı yerden devam edip hayata sıkı sıkı tutunabilirken bazısı da yaşadıklarının etkisini uzun süre üstünden atamayabilir.

Mücadele edemeyenler kendilerini depresyonun kucağına bulabilir ya da isimlerinin önüne altın harflerle “mağdur” sıfatını ekleyerek hayatlarını sürdürebilirler.

Psikolojik dayanıklılığa etki eden faktörler;

• Kişide kendisini seven, cesaretlendiren ve kendisine güvenen bir destek mekanizmasının varlığı,

• Kişinin iletişim yeteneğinin gelişmiş olması,

• Kişinin problem çözme yeteneklerinin gelişmiş olması,

• Kişinin akılcı planlar yaparak bunları uygulayabilmesi,

• Güçlü duygu ve dürtüleri yönetebilme,

• Benlik algısının olumlu olması ve olaylarla mücadele etme mekanizmasına güven duyulması olarak sıralanabilir.

Psikolojik olarak dayanıklı bireylerde ortak kişilik özelliklerine baktığımızda;

• Toplumun genelinden daha iyimser olma eğilimindedirler

• Karşılarına çıkan seçenekleri daha iyi analiz edip değerlendirirler

• Değişimin yaşamın bir parçası olduğunu ve hayatın her zaman planlandığı gibi gitmeyebileceğini kabul ederler

• Değiştirebilecekleri şeylere enerji harcarlar

• Başkalarının kendilerine yardımcı olmasına açıktırlar.

Psikolojik Dayanıklılığımızı Arttırmanın Yolları

 1.Hatalarınızdan ders alın ve kendinizi sürekli gelişime programlayın.

Yaşamda karşılaştığınız zorlukları birer felaket yerine yeni öğretilere imkan sağlayan deneyimler olarak algılamak psikolojik dayanıklılığımızı artıracaktır. Zor zamanların yaşamın doğal bir parçası olduğunu kendimize hatırlatırsak başımıza gelen felaketler için birilerini ya da kendimizi suçlamayı seçmek yerine enerjimizi olayları düzeltmeye harcayabilir, eskisinden daha kuvvetli olarak bu zamanları atlatabiliriz.

 2.Hayatınızda sizi destekleyen insanlar olsun…

Zor zamanlarınızda sizi destekleyen, yanınızda olan kişilerden oluşan bir destek mekanizmanızın olması psikolojik dayanıklılığımızı arttırmak için çok önemlidir. Yeni arkadaşlar edinin, grup aktivitelerine dahil olun, derneklere üye olun, en önemlisi ihtiyacınız olduğunda yardım istemeyi atlamayın.

3.“Neden” yerine “Nasıl” diye sorun…

Zihninizdeki soru kalıplarını “neden” yerine “nasıl” olarak güncelleyin. Başımıza gelen kötü olayların çoğunlukla mantıklı bir açıklaması yoktur ancak yine de “neden” diye sormaktan kendimizi alamayız ve bu yanıtı olmayan sorular zamanla içinden çıkılmaz bir öfkeye, kendini suçlamaya ve depresyona dönüşür. Düşünce sistemimizi bu tür olaylarla “Nasıl” başa çıkabileceğimize odaklarsak çok daha üretken bir zihin yapısına ve kendimize olan saygımızın artmasına neden olur.

 4.Duygularınızı kontrol etmeyi öğrenin.

Öfke, üzüntü, korku gibi kuvveti duygular çevremizde olup biteni net olarak görmemize ve doğru kararlar vermemize engel olur. Psikolojik dayanıklılığı yüksek kişiler duygularını yönetmeyi ve dikkatlerini yapıcı aktivitelere yönelterek kendilerini çok daha sağlıklı bir şekilde ifade etmeyi bilirler.

5.Düşündüğünüzden daha güçlüsünüz!

Psikolojik olarak dayanıklı kişiler başlarına gelen problemleri çözebilecekleri konusunda kendilerine daha çok güvenirler. Kendine güven yaşanılanları nasıl anlamlandıracağımız hakkında büyük fark yaratabilir. Bunun için yapılabilecek en iyi yöntemlerden bugüne kadar karşılaştığımız tüm zorlukları yazmaktır. Ölüm gibi büyük kayıplardan birinin size söylediği, sizi inciten ufak bir söze kadar eminiz ki yazacak birçok şey bulabilirsiniz. Böylelikle geçmişte bu tür durumlara gösterdiğiniz tepkileri açıkça görebilir ve bundan sonraki olaylara çok daha yapıcı yaklaşabilirsiniz.

Sonuç olarak, yaşamın karşımıza çıkartacağı kötü sürprizleri önceden bilme ve engelleme şansımız olmasa da bu tür durumlarla karşılaştığımızda vereceğimiz tepkileri ve kötü olayların kişiliğimizde bırakacağı izleri kontrol edebiliriz.

4 sene ago · · 0 comments

Konfor Alanımızın Dışına Çıkmak için Neler Yapabiliriz ?

Konfor alanı! Sık sık kulağımıza çalınan kavramlardan bir diğeri de bu! Kişinin kendini güvende hissettiği alan olarak kısaca tanımlanabilecek konfor alanı, başarılı ve mutlu olmak için oldukça önemli! Daha doğrusu; insanın kendi kendine çizdiği bu aşılmaz sınırları geçmek, istenilen hayata ulaşmak adına mutlak koşuldur, demeliyim. Zaten başarılı insanlara baktığımızda; hemen hepsinin konfor alanının dışına çıktığında o tatmin duygusuna ulaşabildiklerini görüyoruz. İşte bu nedenle; bugün sizlerle konfor alanının dışına çıkmak için yapılması gereken şeyler üzerine konuşmak istedim.

Konfor alanınızda, yani kendinizi rahat hissettiğiniz alanın içinde kaldığınızda, doğal olarak güvende hissedersiniz. Mesela; uzun yıllardır çalıştığınız iş yerinde, sürekli anlaşmazlık yaşadığınız ilişkide, yaşadığınız şehirde ya da herhangi başka bir yerde! Ama tabii konfor alanını sadece fiziksel alan olarak düşünmemelisiniz. Kafanızın içindeki kalıplaşmış düşünceler de bir anlamda konfor alanınız sayılmaktadır. Sonuçta; etrafınızdaki o görünmez duvarlar, her ne olursa olsun, geçilmek zorunda olanlardır. Eğer siz de konfor alanınızın dışına çıkmak ve risk almanın keyfini yaşamak istiyorsanız, aşağıdaki önerilere kulak vermeli, etrafınızdaki görünmez çemberi aşmak için çaba göstermelisiniz.

İşte konfor alanının dışına çıkmak için yapılması gerekenler:

Konfor Alanınızın Dışında Ne Olduğunun Farkına Varın!

Diğer bir deyişle; yapmaktan korktuğunuz şeyleri ve korkunuzu yendiğinizde neler olacağını düşünün. Bunun için öncelikle kendinizi nerede güvende hissettiğinizi sorgulamalı, sınırlarınızın tek tek farkına varmalısınız. Mesela; mutsuz olduğunuz ama iyi para kazanmanızı sağlayan işinizi bir türlü bırakamıyorsunuz. O zaman konfor alanınızın işiniz olduğunu anlamalısınız. Sonrasında da sınırlarınızın dışına çıktığınızda; neler olabileceğini düşünmeli, hem kazanacaklarınızı hem de kaybedebileceklerinizi bir bir yazmalısınız. Böylelikle konfor alanınızın dışında neler olduğunu görecek, korkularınızın üzerine gitmek için daha iyi motive olabileceksiniz.

Korkularınızın Farkına Varın!

Konfor alanınızın dışına çıkmak için doğal olarak korkularınızın farkına varmanız da gerekiyor. Tabii, bunun için detaylıca düşünmeli, yapmaktan çekindiğiniz şeyleri net olarak belirlemelisiniz. Mesela; x pozisyonunda çalışmak istiyorsunuz ama istediğiniz mertebeye asla ulaşamayacağınızı düşünüyorsunuz. Çünkü güçlü iletişim yeteneklerine sahip değilsiniz. Eğer böyle düşünüyorsanız, daha da özele inmeli, kendinize “neden iletişim yönünden zayıfım” gibi sorular yöneltmelisiniz. Topluluk önünde konuşmaktan mı, yeni insanlarla tanışmaktan mı, yeteri kadar etkileyici olamamaktan mı, ikna açısından kendinizi yetersiz görmekten mi yoksa başka bir nedenden dolayı mı iletişiminizin zayıf olduğunu düşünüyorsunuz. Korkularınızı açık ve net olarak belirlerseniz, onların üstesinden gelmeniz çok daha kolay olacaktır.

Rahatsızlık Hissinin Rahatlığını Yaşayın!

Daha önce hiç bu duyguyu yaşadınız mı bilemiyorum ama konfor alanınızın dışına çıktığınızda kendinizi gerçekten harika hissedersiniz. O alıştığınız, o güvendiğiniz rahat alanın dışına çıktığınızda kendinizi istediğiniz her şeyi yapabilecek kadar güçlü hisseder, ilk baştaki rahatsızlık hissinin rahatlığa dönüştüğünü gördükçe olaydan daha da çok keyif alırsınız. Diyelim ki; insanlarla tanışıp kaynaşmakta zorluk çekiyorsunuz. Yeni tanıştığınız birinin karşısında ne diyeceğinizi bilemiyor, konuşmanın devamını nasıl getireceğiniz konusunda sıkıntı yaşıyorsunuz. Bunu yenmek için yapmanız gereken şey her gün daha çok insanla iletişim kurmaktır. İlk başta canınızı sıksa da zamanla kendinizi rahatlamış hissedecek, rahatsızlığın tam tersi yönde değiştiğine şahit olacaksınız.

Yenilgilerle Tecrübe Kazanın!

Konfor alanınızın dışına çıkmaktan çekiniyorsunuz çünkü yenilgilerden, başarısız olmaktan korkuyorsunuz. Oysaki yapmanız gereken şey, her yenilginin sizi başarıya biraz daha yaklaştıracağını bilmek ve adımlarınızı bu gerçeğe göre atmaktır. Sonuçta; her yenilgi o yolda biraz daha tecrübe kazanmak, karşınıza çıkabilecek başarısızlık ihtimallerini biraz daha azaltmaktır. Anlayacağınız; yenilgileri tecrübe olarak görmeye başlamalı, onların sizi olumlu yönde geliştireceğine inanmalısınız.

Küçük Adımlarla İlerleyin!

Konfor alanınızın dışına çıkmak için acele etmeyin. Yani öyle koca koca adımlar atarak sınırlarınızın dışına çıkmaya çalışmayın. Bu konuda başarılı olmak için hedefe doğru bebek adımlarıyla ilerleyin. Diyelim ki; topluluk önünde konuşmaktan çekiniyorsunuz. Korkunuzu yenmek istiyorsanız eğer ilk seferde yüzlerce kişinin önüne çıkmaktan kaçınmalısınız. Karşınızdaki insanların sayısını azar azar attırarak konfor alanınızın dışına daha kolay çıkabilirsiniz.

Sınırlarını Aşmaktan Korkmayan İnsanlarla Takılın!

Konfor alanınızın dışına mı çıkmak istiyorsunuz? O zaman etrafınızdaki insanları şöyle bir gözden geçirmeniz gerektiğini bilmelisiniz. Çünkü çevrenizdeki kişiler risk almaktan korkan kişilerse, diğer bir deyişle konfor alanının dışına çıkmaktan çekiniyorlarsa, bu konuda başarılı olmanız çok zordur. Zira onların bakış açılarından ister istemez etkilenir, aldığınız kararlara verdikleri tepkiler yüzünden görünmez çemberinizi aşamazsınız. Tam tersi, etrafınızda aynı konuda cesaretli insanlar bulunursa; konfor alanınızın dışına çıkmak için sınırlarınızı zorlamaktan çekinmezsiniz. Onların başarılarıyla motive olur, cesur adımlarından ilham alarak istediğiniz noktaya daha kolay ulaşırsınız.

Bahane Üretirken Kendinize Karşı Dürüst Olun!

“Şimdi zamanı değil, biraz daha beklemem lazım, ya hedefe ulaşamazsam, bunun için hiç vaktim yok, kendimi riske atamam…” Evet, konfor alanının dışına çıkmamak için üretilen bahaneler konusunda dikkatli olmalısınız. Çünkü pek çok kişi konfor alanının dışına çıkmak istediğini söyler ama bunu yapmamak için bahane üretmekten de geri kalmaz. Eğer sınırlarınızın dışına çıkmamak için birtakım nedenler öne sürüyorsanız, bunların bahane mi yoksa gerçek gerekçe mi olduğu konusunda kendinize dürüst davranmalısınız.

Ne Hayatı Ne de Kendinizi Fazla Ciddiye Alın!

Düşüncesi bile size endişe veren şeyleri yapmayı gerçekten istiyor musunuz? Korkularınızın üzerine giderek yere çok daha sağlam basmayı, etrafınızdaki çemberi genişletebildiğiniz kadar genişletmeyi diyorum, hakikaten istiyor musunuz? Peki, bunu neden yapamıyorsunuz?

Çünkü başarısız olmaktan korkuyorsunuz! İnsanların sizi eleştirip yargılamasından çekiniyor, “eşin dostun ağzına sakız olacağım” diye kalıplaşmış hayatınızın dışına çıkamıyorsunuz. Oysaki yapmanız gereken şey hayatı birazcık tiye almak! Diğer bir deyişle; kendinizi de yaşamı da fazla ciddiye almamalısınız. Başarısız olsanız bile bu durumla eğlenmeyi bilmeliyenilgilerle dalga geçmenin vereceği keyfi kesinlikle yaşamalısınız.